Ensestin Anlaşılması


ENSESTİN ANLAŞILMASI

Özet

Bu çalışmada ensest kavramı tanımlanmış ve cinsel istismar mağdurunun yaşadığı durumlar fiziksel, duygusal ve cinsel açılardan ele alınmıştır. Çalışma birçok makaleden alıntı yapılarak derleme şeklinde tasarlanmıştır. Ensest, aynı genetik bağa sahip insanlar arasındaki cinsel ilişkiye atıfta bulunur. Kötüye kullanımın aile üyeleri veya yakın akrabalar tarafından gerçekleştirilmesi çoğu zaman fark edilmeyi zorlaştırır; bunun en şiddetli şekli ensesttir. Günümüzde ensest; ahlaki, hukuki ve dini bakımdan evlenmeleri yasak olan, yakın akraba konumundaki bireylerin cinsel ilişkide bulunmaları olarak tanımlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Ensest, Cinsel İstismar, Cinsel İlişki.

Giriş

Ensest Nedir?

Ensest; Türk Dil Kurumu tanımına göre aile içi yasak ilişki anlamına gelmektedir. Bir diğer ifade ile evlenmeleri gerek kanunen gerekse ahlak kuralları çerçevesinde yasak olan kişilerin yaşadığı cinsel ilişki olarak da tanımlanabilir.

Ensest davranışı birbiriyle evli olanlar dışındaki aile üyeleri arasındaki sözlü, sözsüz, fiziksel, görsel her türlü cinsel davranış olarak da tanımlanmaktadır. Türk Medeni Kanunu madde 129 uyarınca üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında, amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında, evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında evlilik gerçekleştirilmesi yasaklanmıştır (İbiloğlu, Atlı, Oto ve Özkan, 2018).

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19., 34. ve 39’uncu maddeleri çocuk istismarı, ihmali ve önlenmesiyle ilgilidir. Sözleşmenin 19’uncu maddesine göre çocuğun yetiştirilmesinden sorumlu olanlar, bu haklarını çocuklara zarar verecek şekilde kullanamazlar (Aral ve Gürsoy, 2001). Güç, cinsiyet ve yaş hiyerarşisinden beslenerek zeminini sağlamlaştıran ensest ilişkilerde her yaştan kız ve erkek çocuk taciz ve tecavüze maruz kalabilmektedir. Ancak daha önce yapılmış çalışmaları destekleyecek şekilde, bu araştırmada da aktarılan ensest vakaları arasında mağdurun kız çocuk olduğu olaylar daha fazladır (Bozbeyoğlu, Koyuncu, Kardam ve Sungur, 2010).

Ensest Aile Profilleri

Ensest olaylarının genellikle çocuklarına güvenli bir ortam sağlanmayan ailelerde ortaya çıktığı belirtilmiştir. Aile içi iletişimin seviyesi bu tür ailelerde düşüktür (DiGiorgio Miller, 1998). Ensest olaylarının meydana geldiği ailenin ortak özelliklerinin araştırıldığı bir çalışmada anne ve babaların çocuklara karşı duygusal açıdan uzak ve ulaşılmaz olduğu ve ev içerisinde cinsel uyarılarda bulunabilecek davranışların gerçekleştiği ifade edilmiştir (Smith ve Israel, 1987). Bu tür ailelerde görülen diğer bir husus ise özellikle babanın kız çocuklarına aşırı derecede fiziksel şiddet uygulamasıdır. Ensest ilişkiye maruz kalan kız çocuklarının kardeş sayılarına bakıldığında genellikle kalabalık ailelerden geldikleri görülmektedir. Aynı ev içinde yaşayan ve evde oda sayısının yetersiz olmasından dolayı tüm kardeşlerin bir arada yatmak zorunda kaldığı bir yerde kız çocuklarının mahremiyeti korunamamaktadır.

Ensest yaşanan ailelerin pek çoğunun çekirdek aile formunu taşıdığını, öte yandan geniş ailelerden tek ebeveynli ya da ebeveynlerin her ikisinin de olmadığı ailelere dek her aile yapısında ensestin yaşanabildiğini göstermiştir. Ensestin yaşandığı ortamla ilgili bir başka önemli soru da bu durumun sınıfsal konumla ilişkisidir. Ensest alanında çalışan uzmanlar, dünya genelindeki gözlemlerin, ensest saldırılarının, saldırganın sosyoekonomik veya sosyokültürel özelliklerden ziyade kişilik özellikleriyle ilgili olduğunu gösterdiğini belirtmişlerdir. Araştırma sonuçları da gösterdiği üzere ensest saldırganları sosyolojik olarak belirli kategorilerde kişiler değildirler. Üst sosyoekonomik çevrede daha nadirmiş gibi görünmesinin sebebi ise bu çevrede durumun daha iyi saklanması, örneğin ensestin ortaya çıkmasında önemli rolü olan gebelik durumunun bu düzeydeki ailelerde kürtaj ile kolayca üstesinden gelinmesi olarak belirlenmiştir (Çavlin-Bozbeyoğlu, 2009).

Ensestin görüldüğü aile yapılarına bakıldığında bunları 3 kategoride incelemek mümkündür. Bu kategoriler şu şekildedir:

· Az toplumsallaşmış saldırgan aile yapısı (Polimorfoz): Bu tür aile yapısında, kuşaklar arası devam eden ve aile içinde normal görülen ensest ilişkiler mevcuttur. Baba-kız ensesti yaygın görüldüğü gibi aynı zamanda anne-oğul ve kardeşler arası ensest de görülmektedir. Bu tür aile yapısında, baba oğlu üzerinde yönlendirici konumdadır.

· Kurban ebeveynlerin saldırgan duruma geçtiği aile yapısı: Kendi çocukluklarında ebeveynleri tarafından cinsel istismara maruz kalan bireyler, ebeveyn olduklarında kendi çocuklarına karşı da bu tutumu gösterirler.

· Annenin kendi ebeveynleri ile sorununun olduğu aile yapısı (Sindirella İlişkisi): Bu aile yapısında ise annenin kendi ailesiyle sorunları vardır ve duygusal olarak kötü durumdadır. Bu durumun farkına varan çocuk annesinin mutlu olmasını sağlamaya çalışır. Annenin baba figürünü tanımadığı bu durumlarda kadın-erkek ilişkilerini annesinin hayatına giren erkeklerden öğrenir. Annesi tarafından ilgi görmeden büyüyen çocuk, annesinin gözünde hizmetçi olarak görülmeye başlanır ve kızı ile anne arasındaki ilişki normal olmayan başka bir boyut kazanmış olur. (Livanur, K.,ghfhty)

Saldırgan Profili

Saldırganlar çoğunlukla otorite sahibi erkeklerdir. Araştırmamız sırasında her yaşta ve farklı sosyoekonomik özelliklere sahip saldırganın, her yaştan kız ve erkek çocuğuna taciz ve tecavüzüne dair örneklere rastlanmıştır. Araştırma sonuçlarının da gösterdiği üzere ensest saldırganları sosyolojik olarak belirli kategorilerde kişiler değildirler. Saldırganların gündelik hayatlarını devam etmelerini engelleyen psikolojik problemleri olmadığını, doğru ve yanlışı ayırt edebildiklerini, alkolik ya da devamlı işsiz olmadıklarını belirtmişlerdir. Kısacası araştırma sonuçlarına göre ensestte bir tacizci prototipinin olmadığını söylemek gerekmektedir.

Ensest olayları daha çok babaların kız çocuklarına yaptıkları cinsel istismar olaylarından oluşmaktadır (Çavlin-Bozbeyoğlu, 2009). Babaların neden kız çocuklarını cinsel olarak istismar ettikleri ile ilgili çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bunlar arasında biyolojik babaların kızlarını kendilerine ait olarak ve kendilerinin bir uzantısı olarak görmeleri sonucu onların gerçek sahibi olduklarına inanmalarıdır. Bundan dolayı cinsel olarak istismar ettikleri kızları sayesinde tatmin olan bu babalar daha sonra aynı şeyi kolayca diğer kızlarına da yapabilmektedirler (Phelan, 1986). Başka bir çalışmada ensest ilişkiye giren babalarda cinsel tatminsizlik, çocuklar üzerinde güç ve kontrol sağlama ve öfke (Phelan, 1995) empati yoksunluğu, çocukluğunda cinsel istismara maruz kalmak gibi özellikler olduğu belirtilmiştir (Telkenaroğlu, 2011). Ensest şüphelisi olarak babalardan sonra erkek kardeşler karşımıza çıkmaktadır.

Aynı aile içerisinde kardeşlerin sırayla ya da aynı zamanlarda enseste maruz kaldığı da bilinmektedir. Bu vakalarda kardeşlerin cinsiyeti ensest uygulayan kişi için ayırt edici bir özellik durumunda olmadığı belirlenmiştir. Saldırgan, çocuklar büyüdükçe, büyük çocuktan küçüğüne yönelerek cinsel istismarın uzun yıllar gizli kalmasını sağlayabilmektedir.

2000-2007 yılları arasında polise 13.000'den fazla kardeş cinsel şiddet vakası bildirilmiştir. Mağdurların çoğunluğu 13 yaşın altındaki kızlar ve biyolojik olarak suç işleyen kardeşle ilgiliydi. Suçlular en sık erkek kardeşlerdi ve mağdur ile 5.5 yıllık suçlu arasında yaş ortalaması farklıydı. Suçluların çoğu, %10'u ortak suçlu olmasına rağmen, tek başlarına hareket ettiği olayların %25'i erkek kardeşi cinsel tacizden oluşmuştur (Aktepe ve Kocaman, 2013). Bu, kardeş cinsel tacizin en yaygın biçiminin küçük kız kardeşleri kötüye kullanan büyük erkek kardeşleri kapsadığı klinik gözlemleri doğrulamaktadır (Caffaro ve Conn-Caffaro, 1998).

Cinsel İstismarın Çeşitleri

Çalışma kapsamında dinlenilen kızların başlarına gelen olaylar incelendiğinde ensest olayının çeşitli yollarla işlendiği görülmektedir. Bunlardan ilki okşamadır. Ensest şüphelisi olan baba veya ağabey genellikle kızlar yataklarında uyurken yanlarına sokulup kızların vücudunu okşamakta ve ensestin başlangıç safhasını gerçekleştirmektedirler. Bu aşamada genellikle kız çocukları savunmasız kalmışlar ve direndiklerinde dayak yemişlerdir. Bu aşamayı oral ilişki takip etmiştir. Ensest ilişkinin bir diğer çeşidi ise ifadelerden de görüleceği üzere tecavüzle sonuçlanan ilişkilerdir ve genellikle vajinal yoldan kızlarla ilişkiye girilmiştir. Bazı olaylarda ise ters ilişki yaşandığı gözlenmiştir. Bu ilişkiler sırasında kızlara porno film izlettirme de yaşanmıştır. Dolayısıyla ensest ilişki türlerini okşama, hazırlama (grooming), porno film izletme, oral veya anal cinsel ilişkiye zorlama ve tecavüz olarak sınıflandırabiliriz.

Fiziksel İstismar

Saldırganlar mağdurların üzerinde cinsel istismarı uygulayabilmek için fiziksel şiddete varan baskı kullanırlar. Fiziksel istismar genel olarak boğma, yakma, sigara söndürme ve çeşitli şiddet uygulamaları denilebilir. Mağdurları fiziksel istismarla korkutup şikayet etmesini engellemeye çalışmaktadırlar. Erkek mağdurlar söz konusu olduğunda ise ensest tabusu, gizi tutma arzusu, zorlama veya genellikle çocuğa zarar verme, inanılmama veya aile rüptürünün kesinliği gibi tehditlere sebep olur.

Duygusal İstismar

Katılımcıların anlatılarındaki son (ve en az yaygın) tema, cinsel şiddetin mağdur üzerinde baskınlık yaratmayı amaçlayan bir iktidar eylemi olduğu görüşüydü beş katılımcı bu görüşü onayladı. Bazı katılımcılar, cinsel tacizin, ağabeyi tarafından istismar edilen bu kadın durumunda olduğu gibi, suçlu tarafındaki kardeş rekabet ve kıskançlığın bir sonucu olduğuna inanıyor. İstismarcı duygusal baskı kurarak mağdurlar üzerinde otorite sağlayarak ensestin devam etmesini sağlayıp ortaya çıkmasını engellemeye çalışmaktadırlar.

Aile İhmali

Kızların son derece kapatıldığı ve erkeklerin eğitim ve temel bakım gereksinimlerinin ön planda tutulduğu aileler, göç edenler, ekonomik krize uğramış aileler, işsizlik sorunu olanlar ve özellikle annenin fiziksel herhangi, fiziksel ya da ruhsal bir rahatsızlığı varsa yani anne, koruyucu görevlerini tam olarak yerine getiremiyorsa, ebeveynlerden biri alkolikse ya da aile içi şiddet varsa ihmal ve istismar riski artıyor.

Ensest yaşanan ailelerden bazılarının aşırı içe kapanmış aileler olduğu gözlemlenmiştir. Araştırma sonuçları da annenin rolünün önemini doğrular niteliktedir ancak annenin rolü değerlendirilirken mağdur çocuğun annesi olma rolü yanında saldırganın eşi ya da annesi olması gibi bir gerçeğin yarattığı rol çatışmaları, saldırganın anne üzerinde yarattığı fiziksel ve duygusal baskı ve annenin aileyi ya da toplumu karşısına almak konusunda yeterli güç ve donanıma sahip olmaması gibi gerçeklerin göz önünde tutulması gerekmektedir.

Yapılan bir çalışmada her ne kadar annelerin kızlarının başlarına gelen ensest olaylarına inandığı ortaya çıksa da fiziksel şiddet görülen evlerde annelerin daha pasif bir role sahip olduğundan ve çevreden ve aile yakınlarından gelebilecek tepkilerden korktuklarından dolayı ensest olaylarını kabul etmedikleri ortaya çıkmıştır (Taşğın ve Sarı, 2014).

Mağdur Profili

Dünya çapında ensest mağdurları hem kız hem erkek çocuklarından oluşmaktadır. Kız çocukları erkek çocuklarına oranla cinsel istismar konusunda iki kat daha fazla risk altındadır ancak erkek çocuklarının istismarının kız çocuklarından daha fazla saklandığı düşünülmektedir. Bunun nedenlerinden en önemlisi homofobik düşüncelere maruz kalma korkusudur. Dünyada erkeklerin %5-10’u 18 yaşından önce cinsel istismara uğramaktadır ve bu istismarlarda suçluların %10-20’sini aile üyeleri oluşturur. Klinik olgulara ya da adli kayıtlara dayalı çalışmalarda %40- 63 olan erkek ensest oranları, rastgele gruplarla yürütülen anket ya da görüşmelere dayalı çalışmalarda % 0,5-16’dır.

İstismar başlangıç yaşına bakıldığında literatürdeki mevcut çalışmaların çoğunluğu ensestten ziyade çocuk cinsel istismarı başlangıç yaş aralıklarını göstermektedir. Bu yaş aralığı her iki cinsiyet için kabaca 7-13 olarak kabul edilir. İstatistiksel olarak anlamlılığı gösterilememiş olmakla birlikte bazı geriye dönük çalışmalarda erkek çocuk cinsel istismarı başlangıç yaşı kız çocuklarına oranla daha büyüktür (Erkek: 8,1 > Kadın: 7,1). Klinik olgu çalışmaları ise çocuk cinsel istismarının erkek çocuklarda daha erken yaşlarda başladığını öne sürer (Erkek: 8,6 < Kadın: 10,6).

Ertur ve Yaycı (2011) literatürdeki çalışmaları inceledikleri çalışmalarında ensest ile ilgili oranlar.

Ensest İlişki Süreci

Ensest her türden ailede görülse de, aile bireyleri arasında iletişimin güçlü olduğu durumlarda ensestin açığa çıkarılması daha kolay olabilir (Bozbeyoğlu, Koyuncu, Kardam ve Sungur, 2010).

Ensest saldırganının çocuğun güvendiği bir yakını olması ve olayın genellikle çocuğun kendini güvende hissetmesi beklenen evinde –hatta kendi yatağında- yaşanması, mağdurun istismarı ifade etmesini zorlaştıran bir durumdur. Mağdurun bu çemberden çıkması için kendisi güvende hissedeceği başka ilişkilere ya da ortamlara ihtiyacı vardır. Saldırganın otorite sahibi olması, tehditkar yaklaşımı ve mağdurun etiketlenme ve kendisine inanılmama korkusundan dolayı mağdur olayı dillendirmekte sorun yaşamaktadır. Elimizdeki verilere göre de mağdur olayı anlattığında, olaylar dinleyici tarafından inandırıcı bulunmamış ya da örtbas edilmeye zorlanılmıştır.

Mağdurun evlendiğinde bakire olmaması, gebelik ve doğum, ensest ilişkiyi saklamak ve cezalandırmak için işlenen cinayetler ya da intiharlar, ensestin ortaya çıkmasına yol açan nedenlerden bazıları. Ensest, fizyolojik hastalıkların araştırılması sırasında da ortaya çıkabiliyor. Cinsel istismar olayı ile doğrudan bağlantılı cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel organda yaralar gibi durumlarla birlikte, cinsel istismar olayından bağımsız hastalıklar nedeni ile de ensest açığa çıkabiliyor. Bakım verenlerin fark ettiği fiziksel bulgular ve çocuğun yansıttığı travma sonrası oluşan belirtiler (içe kapanıklık, dikkat sorunları, öfke patlamaları vb.) ensestin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamaktadır.

Ensest mağduru olan kız çocuklarının resmi makamlara gidip olayı ihbar etmeleri çok olası görülmemektedir. Bundan dolayı kız çocuklarına okullarda ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk, ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı’nın öğretilmesi ve bu hatta ihtiyaç duyduklarında kolayca ulaşabilecekleri ve yardım alabilecekleri anlatılmalıdır.

Cinsel istismara uğrayan çocuklarda kâbus görme, endişe düzeyinde artış, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon gibi içselleştirici ve agresyon, şiddet eğilimi, madde bağımlılığı gibi dışavurumcu davranışlar yoğun olarak gözlenir ve bu psikopatolojiler ergenlikten yetişkin döneme kadar devam eder. Bazı çalışmalarda psikiyatrik semptomlar açısından cinsiyete dayalı farklılık gözlenmemekle birlikte, erkek kurbanlarda dışavurumcu davranış sorunları ile daha sık karşılaşılır (Ertur ve Yaycı, 2011).

Mağdurlarda gelecekte kurulacak ilişkide sorunlar yaşama, evden kaçma, okuldan kaçma, derslerde başarısızlık ve güvensizlik, psikomatik şikâyetler, annelerine karşı öfke duyma, kendini suçlama, kendini çaresiz hissetme gibi problemlerin sıklıkla açığa çıktığı gözlemlenmiştir.

Erkek cinsel istismarlarının, mağdurda yarattığı güçsüzlük, aşağılanmışlık hissi, toplumda eşcinsel olarak yaftalanma kaygısı gibi nedenlerle kadın cinsel istismarlarına oranla bildirimi az, gün ışığına çıkması daha zor olgular olduğu, istismarın aile içinde gerçekleşmesinin bildirimi ya da itirafı daha da zorlaştırdığı hatırlanmalıdır. Bu durum kadınlarda da erkeklerden farksızdır, kadınlarda genellikle yeme bozuklukları, kronik ya da tekrarlayan genito-üriter sistem enfeksiyonları başta olmak üzere enfeksiyonlar, genital bölge yaralanmaları görülmektedir. Mağdurlarda topluma uyumda sıkıntı, işlevsellik kaybı, ilişkilerde bozulmalar vb. gibi sosyal hayatını devam ettirmede zorlanmasına sebep oluşturacak belirtiler geliştirebilir.

Tartışma

Aile içi şiddetin en yaygın biçimlerinden biri olmasına rağmen, cinsel istismarın cinsiyet ayrımı konusunda göreceli olarak az sayıda ampirik çalışma yapılmıştır.

Cinsel istismarın cinsiyet ayrımı konusunda önde gelen üç önemli açıklama ortaya çıktı. Katılımcılar tarafından öne sürülen ilk açıklama, suçluların kendileri şiddete maruz kaldıktan veya tanık olduktan sonra kötü muamele gördükleri idi. Bir diğer açıklamada mağdurlar, ihmal veya küfürlü ebeveynlerin, cinsel şiddetin evde yaygın bir olay olduğu ve cezalandırılmayacağı bir ortam yarattığına inanıyordu. Bu görüş, sosyal öğrenme teorisyenlerinin şiddet içeren bir evde büyüyen çocukların şiddetin kurbanı veya faili olma riski daha yüksek olduğu yönündeki iddialarını yansıtmaktadır ve bu durum cinsiyet üzerine etkisini ve şiddet barındıran evlerde çocuklar, şiddetin kabul edilebilir bir çatışma çözümü aracı olduğunu öğrenebilirler.

Son olarak, bir güç eylemi olarak tecavüz inşası birçok anlatıda aşikârdı. Katılımcılar, kardeşlerinin rekabet, ebeveyn kayırmacılığı ya da bebek bakıcısı rolü ile iktidarın bir sonucu olarak kardeşlerinin davranışlarını genç kardeşler üzerinde hâkimiyet kurma isteği üzerine suçladılar. Suçluların çoğu hem erkek hem de yaşlı olduğundan, mağdurları üzerinde cinsiyet ve yaş ayrıcalığına sahiptiler.

Bu çalışmanın önemli sınırlamaları vardır. Veriler, deneyimleri hakkında yazmak için yüksek motivasyona sahip olan ve başkaları için genelleştirilemeyen küçük, temsili olmayan bir kurban örneğinden alınmıştır. Küçük örneklem büyüklüğü göz önüne alındığında, bu, gelecekteki çalışmalar için önemli bir araştırma alanı olmasına rağmen, cinsiyet, ırk, yaş veya diğer demografik faktörlerle ilgili farklılıklar hakkında net bir sonuç çıkarılamamıştır.

Ancak Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization, WHO) tahminlerine göre dünya genelinde kız çocukların yüzde 20’si ve erkek çocukların yüzde 10’u çocukluk döneminde cinsel ilişkiye zorlanmakta ya da diğer cinsel şiddet türlerine maruz kalmaktadır. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetleri (ASDEP) ensest olaylarının yasal değerlendirilmesinde ve verilerin paylaşılmasına temel kaynak 26.9.2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'dur. Ensest bu kanunda özel olarak tanımlanmamıştır. Yasal değerlendirmede önemli bir diğer dayanak ise 3.7.2005 tarih 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'dur. Kanun mağdur tanığın ifadesine ilişkin hususlar ile çocuğu koruyucu ve destekleyici tedbirleri içermektedir.

Sonuç ve Öneriler

Ensest dünya da ve özellikle ülkemizde maalesef ki göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Referans aldığımız araştırmalar sonucunda ise ensestin ülkemizde halı altı edilmeye çalışıldığı düşünülmektedir. Ensest üzerine daha fazla konuşulması gereken bir konu olduğu için bu makalede enseste dair birçok noktaya değinildi. Çeşitli araştırmalardan elde edilen verilerden ensestte genelde saldırganın baba olduğunu daha sonra erkek kardeşin geldiğini mağdurların ise ezici bir çoğunluğunun kız çocuklar olduğu saptandı. Bu çoğunluğun sebebinin erkek çocuklara yapılan istismarların gün yüzüne çıkmamasından kaynaklandığı düşünülmektedir ayrıca erkek çocukların mağdur olduğu istismarlar üzerinde ne yazık ki yok denecek kadar az çalışma vardır. Ensest vakalarının hemen hemen hepsinde fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve çeşitli ihmaller vardır. Bu istismarların mağdurlarda çok çeşitli fiziksel ve ruhsal sıkıntılara yol açmaktadır bunlardan makalede kısaca bahsedildi. Araştırmalar istismarın genelde sosyo-ekonomik ve eğitim düzeyi düşük aileler de yaşandığını gösterse de sosyo-ekonomik ve eğitim düzeyi yüksek ailelerin bu istismarların üstünü bir şekilde kapattığı düşünülmektedir.

Ülkemizde ensestle ilgili sınırlı literatür, toplumumuzun görece muhafazakar yapısı sonucu aile içi istismarların gizli kalabilmesi, yasal ve tıbbi başvuruların ve başvuru merkezlerinin azlığı, yetkili birimlerde tutulan kayıtların yetersizliği konuyla ilgili sağlıklı verilere ulaşmamızı zorlaştırmaktadır. Örneğin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından Türkiye’de il bazında gerçekleşen ensest olay sayısı ve mağdur sayısı ile ilgili istatistiki verinin tutulmadığı öğrenilmiştir. Çocuklara okullarda ALO 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı’nın öğretilmesi ve bu hatta ihtiyaç duyduklarında kolayca ulaşabilecekleri ve yardım alabilecekleri anlatılmalıdır. Toplumumuzda ki el alem duymasın tabusunun eğitimlerle kırılması hedeflenmelidir. Ayrıca istismar halinde çocukları suçlayarak üstünü kapatmak yerine onların kurban olduğu bu tarz olaylarda sessiz kalınmaması gerektiği hem çocuklara hem de yetişkinlere gerekli eğitimlerce aşılanmalıdır.

Havva ÇALIŞKAN
25.01.2020

REFERANSLAR

Aktepe, E., & Kocaman, O. (2013). Cases of sibling incest resulting in pregnancy. Anatolian Journal of Psychiatry, 14(2), 177-180.

Aral, N., & Gürsoy, F. (2001). Çocuk hakları çerçevesinde çocuk ihmal ve istismarı. Milli Eğitim Dergisi, 151(5), 27-54.

Bozbeyoğlu, A. Ç., Koyuncu, E., Kardam, F., & Sungur, A. (2010). Ailenin karanlık yüzü: Türkiye'de ensest. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 13(1), 1-37.

Caffaro, J. V., & Conn-Caffaro, A. (2005). Treating sibling abuse families. Aggression and violent behavior, 10(5), 604-623.

Çavlin-Bozbeyoğlu, A. (2009). Türkiye’de ensest sorununu anlamak. Ankara: Damla Yayıncılık.

DiGiorgio-Miller, J. (1998). Sibling incest: Treatment of the family and the offender. Chıld Welfare-New York, 77, 335-346.

Ertur, E., & Yaycı, N. (2011). Erkek mağdur açısından ensest. Adli Tıp Dergisi, 25(3), 199-214.

İbiloğlu, A. O., Atlı, A., Oto, R., & Özkan, M. (2018). Çocukluk Çağı Cinsel İstismar ve Ensest Olgularına Çok Yönlü Bakış. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 10(1), 84-98.

Kara, F. Y. (2010). Çocukluk döneminde yaşanan istismarın kişilerarası ilişki tarzları üzerindeki etkisi: Erken dönem uyum bozucu şemaların aracı rolü. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Mackey, A. L., Fromuth, M. E., & Kelly, D. B. (2010). The association of sibling relationship and abuse with later psychological adjustment. Journal of Interpersonal Violence, 25(6), 955-968.

Phelan, P. (1986). The process of ıncest: Biological father and stepfather families. Child Abuse & Neglect, 10, 531-539.

Phelan, P. (1995). Incest and its meaning: The perspectives of fathers and daughters. Child Abuse & Neglect, 19(1), 7-24.

Smith, H., & Israel, E. (1987). Sibling incest: A study of the dynamics of 25 cases. Child Abuse & Neglect, 11(1), 101-108.

Taşğın, S., & Sarı, İ. (2014). Aile içi ensestin nitel analizi: Şanlıurfa örneği. Journal of International Social Research, 7(35), 1-15.

Telkenaroğlu, M. R. (2011). Ensest ve İslam hukukundaki izdüşümü. Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 31(31), 115-144.

Yorumlar