Sultan Abdülaziz'in Hal'i


Sultan Abdülaziz'in Hal'i ve Ölümü

Sultan Abdülaziz, 31 yaşında tahta çıktığında, Milliyetçilik akımı tüm Avrupa'yı kasıp kavuruyordu. İmparatorluk yapısından dolayı Osmanlı da, toprakları içerisinde birçok milleti içerisinde barındırdığından, diğer imparatorluklar gibi, bu akımdan çok etkilendi. Hükümdarlığı sırasında Batı'yla ilişkileri geliştirmeye çalışan Sultan Aziz (tebaası onu böyle anıyordu) öyle ki, Avrupa ziyareti yapmış bulunan ilk ve tek padişah konumundaydı. Döneminde Batılılaşma süreci devam etti, padişah çeşitli yenilikler yaptı, kurumlar açtı ve orduyu geliştirdi. Ancak kendisinin önünde, diğer birçok padişahın da elini kolunu bağlayan bir durum vardı: Devletin Borçları.

Osmanlı ekonomisi o kadar zor durumdaydı bundan sebeple devlet, aldığı borçların faizlerinin yarısını 5 yıl boyunca ödeyemeyeceğini ilân etti. Ekonomi gittikçe kötüleşiyordu. İsyanlar başlamıştı ve Sultan Abdülaziz, isyanların dağılmasını umarak, isyancıların vezirlik makamlarında istediği atama ve azilleri yapmak durumunda kaldı ancak bu şekilde yalnızca onu tahtından edecek kadroyu, Osmanlı'nın yönetim sisteminde yükseltmiş oldu.

Kısa bir dönem sonra, yeni atanan paşalar, başta Hüseyin Avni Paşa olmak üzere, Sultan için şeyhülislamdan "akıl sağlığı yerinde değildir" fetvası aldılar ve bu darbeyle Abdülaziz hal' edildi. Yerine yeğeni Murad Efendi, V. Murad olarak tahta geçti. Artık devrik bir padişah olan Abdülaziz, ailesi ve maiyetiyle birlikte, üstü açık bir kayıkla kafes hayatlarının başlangıcı için gönderildikleri yere yol almaya başladılar. Ancak kendilerine gösterilen tavır öylesine rencide ediciydi ki, sağanak yağmur altında sırılsıklam olmuşlardı. Üstü açık kayıkla giderlerken yağan sağanak yağmur, Abdülaziz'in hamile bulunan eşi de dahil, herkesi sırılsıklam etmişti.

Kendisi ve maiyeti, III. Selim'in katledildiği daireye alınmışlardı. Bu durum, açıkça devrik padişahın akıbetini belirtiyor gibiydi. Ancak o anda bir büyük sıkıntıları daha vardı ki, o da şuydu; daire uzun zamandır kullanılmadığından, yemek pişirmek ve hatta ısınmak için bile malzeme bulunmuyordu. Bunun üzerine Abdülaziz, V. Murad'a bir mektup yazıp, yerinin değiştirilmesini istedi. Ancak bu mektup V. Murad'a ulaşmadı. Ertesi gün tekrar şartların olanaksızlığından dolayı, yerinin değiştirilmesini, daha insani şartlarda bulunmak istediğini V. Murad'a yazdı. Bu ikinci mektup, V. Murad'ın eline ulaştı ve devrik padişah bulunan amcasının bu isteğini yerine getirdi, kendisinin Feriye Sarayı'na naklini emretti.(1 Haziran 1876) Ancak Abdülaziz'in padişaha yazdığı ikinci mektup, Ceride-i Havadis gazetesinde yayınlanmıştı. Akli dengesi bozuk olduğu gerekçesiyle tahttan el çektirilen birisinin, kendi el yazısıyla yazdığı ve gayet normal, yerinde ifadelerle yazılmış mektubu gören halk, bu kişinin aslında akli dengesinin bozuk olmadığının farkına varmaya başladı. Abdülaziz'e darbe yapan paşalar, ki başta Hüseyin Avni Paşa, mektubun yayınlanmasından ve halkın farkındalığından rahatsız oldu. Derhal Abdülaziz'in iktidarında da onun hizmetinde bulunanlar, Feriye Sarayı'ndaki görevinden alındı ve paşaların emriyle, yapacakları büyük ve önemli görevden dolayı oldukça yüksek bir aylıkla üç kişi, güvenliği sağlamak amacıyla Abdülaziz'in yanına gönderildi.

4 Haziran 1876 günü, Abdülaziz, sakal tıraşı için yanında bulunan küçük makasıyla, sırasıyla iki bileğini keserek intihar etmişti. Aslında bir kişinin, sırasıyla iki bileğini keserek intihar etmesi olanaksızdı. Ama yine de böyle söylüyoruz çünkü devrik padişahın ölümüyle beraber hemen Feriye Sarayı'na gelen kimi saray yetkilileri (Abdülaziz'e darbe yapanlar), devrik de olsa bir padişah naaşı olduğu gerekçesiyle, doktorların detaylı incelemesine izin vermedi.*

Bu olaydan sonra, Abdülaziz'in eşlerinden Neşerek Kadın Efendi'nin kardeşi Çerkes Hasan, saraydan gelen "ya kovulursun, ya da derhal Bağdat'a gidersin" tehdidi/emriyle karşılaştı. Sonrasında, bir cinayet olarak gördüğü bu olayın sorumlularının (Başta Hüseyin Avni Paşa'nın) peşine düşmüştür. Toplantı halinde olan paşaların bulunduğu konağa gidip, nöbetçi askerlere Hüseyin Avni Paşa'yla vedalaşmak istediğini söylese de, Paşa ile kendisi arasındaki rütbe farkından dolayı askerler buna inanmayıp, Çerkes Hasan'ın paşaların yanına çıkmasına izin vermediler. Ancak askerin boş bir anında paşaların bulunduğu kata çıkmayı başaran Çerkes Hasan, Hüseyin Avni Paşa'yı öldürmeyi başardı ve daha sonrasında ise yakalanıp idam edildi.

Bu olaylardan yaklaşık 80 gün sonra, V. Murad da, akıl dengesi yerinde olmadığı gerekçesiyle (ki gerçekten de değildi) hal' edilir ancak şanslıdır ki, tahttan indirilip öldürülen son padişah, amcası Abdülaziz olmuştur...

*Aslında bunun altında yatan sebep şuydu ki, Abdülaziz yapılı bir kimseydi ve sık sık güreş tutardı. Bundan dolayı odasına kendisini infaz etmek için gelen kişilere mukavemet göstermiş olması, dolayısıyla vücudunda çeşitli yaraların, çiziklerin olması kuvvetle muhtemeldi.

Onur KARABAĞ
27.10.2018

KAYNAKÇA

Cevdet Küçük, "ABDÜLAZİZ", TDV İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul, 1988), 1. Cilt, 179-185.

Yorumlar